Son bir haftadır Paris İklim Anlaşması hakkında eleştirel bir çok içerik ve paylaşım görüyorum. Bu paylaşımlarda söz sahibi. ülkelerin bu anlaşma ile ülkemiz topraklarında karar verici organ haline geleceġi ve hatta eğer isterse hem tarım hem de hayvancılık alanında kısıtlamalar getirebileceği bilgisi yer alıyor. Okuduğum bir bilgiye göre ata tohumların yetişmesine bile izin verilmeyeceği belirtiliyordu.
Bu kadar da olamaz yani olmamalı diye düşündüm. Karşıma çıkan sosyal medya postlarına hemen hak vermeden önce bu Paris İklim Anlaşması nedir bir de kendim araştırayım dedim. Google ve ChatGPT yardımıyla öğrenebildiğim birkaç bilgiyi seninle de paylaşmak istedim. Tabii ki üye devletlerle yapılan bu anlaşmada alınan kararların ne gibi sonuçlar doğuracağını zamanla göreceğiz. Ama en azından bu anlaşmanın temelindeki amacın ne olduğunu öğrenmiş olalım istedim.
Peki, Paris İklim Anlaşması nedir, neden ortaya çıkmıştır ve Türkiye bu anlaşmaya nasıl dahil olmuştur? İşte bu soruların yanıtları ve Türkiye’ye olası etkileri.
Paris İklim Anlaşması Nedir ve Neden Ortaya Çıktı?
Küresel ısınma ve iklim değişikliği, günümüzün en büyük çevresel sorunlarından biri haline geldi. Bu sorunun çözülmesi için dünya çapında bir iş birliği gerekmekteydi. Ve bu çerçevede Paris İklim Anlaşması, 2015 yılında 195 ülkenin katılımıyla Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenen bir konferansta kabul edilmiştir. Bu anlaşmanın amacı, küresel sıcaklık artışını 2°C’nin altında tutmak ve mümkünse 1,5°C’ye kadar sınırlamaktır. İklim değişikliği, insan yaşamını tehdit eden felakete yol açabilecek kadar ciddi bir sorun haline geldiği için, dünya liderleri bu anlaşmayı imzalayarak, karbon salınımını azaltmaya yönelik uluslararası taahhütlerde bulunmuşlardır.
Anlaşmanın temel ilkesi, her ülkenin kendi ulusal katkılarını (NDC) belirleyerek, iklim değişikliği ile mücadelede sorumluluk üstlenmesidir. Bu, gelişmiş ülkelerin daha büyük sorumluluk taşıdığı bir yaklaşım benimsemektedir.
Hangi Ülkeler Paris İklim Anlaşması İçinde Yer Alıyor?
Paris İklim Anlaşması’na 195 ülke imza atmıştır. Bu anlaşmaya taraf olan ülkeler, ulusal düzeyde iklim hedefleri belirleyip bu hedeflere ulaşmak için çeşitli stratejiler geliştirmek zorundadır. Büyük ekonomi ve nüfusa sahip ülkeler gibi gelişmiş ülkeler, karbon salınımını azaltma konusunda daha büyük yükümlülükler taşırken, gelişmekte olan ülkelere daha esnek bir yaklaşım sunulmuştur.
Türkiye Neden Bu Anlaşmayı Kabul Etti?
Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadelede sorumluluğunu yerine getirebilmek amacıyla Paris İklim Anlaşması’nı 2021 yılında kabul etmiştir. Bu tarihten itibaren 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefi belirledi. Anlaşmanın Türkiye için önemli bir adım olmasının başlıca nedeni, uluslararası ticaret ve yatırım ilişkilerinin gelecekte çevresel standartlara göre şekillenecek olmasıdır. Ayrıca, Türkiye’nin karbon salınımını azaltma taahhütleriyle çevre dostu teknolojilere yatırım yapması gerektiği gerçeği de bu kabulün sebeplerindendir. Küresel ekonomiye entegre olabilmek için Türkiye’nin iklim politikalarını modernize etmesi gerekmektedir.
Bu Anlaşmanın Türkiye’ye Yararları ve Zararları Neler Olacak?
Yararları:
- Uluslararası İtibar: Paris İklim Anlaşması’na katılmak, Türkiye’nin uluslararası çevre politikalarında güçlü bir duruş sergilemesine yardımcı olur.
- Yeşil Teknolojilere Yatırım: Anlaşma, Türkiye’yi yenilenebilir enerji projeleri ve çevre dostu teknolojilere yatırım yapmaya teşvik eder.
- Sürdürülebilir Kalkınma: Karbon salınımının azaltılması, uzun vadede çevre dostu büyüme ve sürdürülebilir kalkınmayı destekler.
Zararları:
- Yüksek Maliyetler: Türkiye’nin, sera gazı salınımını azaltmak için yapacağı yatırımlar kısa vadede yüksek maliyetler doğurabilir.
- Endüstriyel Zorluklar: Bazı sektörler, yeni çevresel düzenlemelere uyum sağlamakta zorluk yaşayabilir.
Paris İklim Anlaşması ve Kanunu Arasındaki Fark Nedir?
Paris İklim Anlaşması, uluslararası bir anlaşma iken, Türkiye’nin Paris Anlaşması’na uyum sağlamak amacıyla kabul ettiği yasal düzenlemeler, Paris İklim Anlaşması’nın ulusal düzeyde uygulanmasını sağlamak için çıkarılan kanunlardır. Bu kanun, Türkiye’deki çevresel hedeflere yönelik somut adımlar atılmasını sağlar.
Paris İklim Anlaşması Başındaki Kişiler Türkiye Üzerinde Ne Gibi Haklara Sahip Olacak?
Paris İklim Anlaşması’na taraf olan ülkeler, uluslararası denetim mekanizmaları aracılığıyla taahhütlerini yerine getirme konusunda izlenir. Ancak anlaşmanın başındaki kişiler veya organlar, herhangi bir ülkenin iç politikalarına müdahale etme hakkına sahip değildir. Bunun yerine, taraf ülkeler, kendi iç yasalarını ve politikalarını belirlerken, küresel hedeflere uyum sağlamak zorundadır.
Son olarak ChatGPT’ye son zamanlarda sosyal medyada yaygın bir şekilde paylaşılan “Türkiye’de tarım ve hayvancılık elden gidiyor. Diğer ülkeler bu konuda söz sahibi olacak, kısıtlamalar yapacak” iddiasını sordum. Verdigi cevaplar %100 doğrudur diyemem ve bunu savunmuyorum ama söylediklerine kulak verip daha detaylı araştırmakta da fayda var sanırım.
Paris İklim Anlaşması Türkiye’nin Tarımına ve Hayvancılığına Müdahale Etmeye İzin Veriyor mu?
Bu çok ilginç ve son zamanlarda sosyal medyada sıkça gündeme gelen bir iddia. Şimdi bunu hukuki gerçekler, Paris İklim Anlaşması’nın yapısı ve Türkiye’nin egemenlik hakları açısından detaylıca ele alalım. Kısacası; Paris İklim Anlaşması hiçbir ülkeye başka bir ülkenin iç işlerine – örneğin tarım ve hayvancılık politikalarına – doğrudan müdahale etme yetkisi vermez.
Peki Tarım ve Hayvancılıkla Bu Nasıl İlişkili?
Paris Anlaşması, tarım ve hayvancılığın neden olduğu sera gazı salımını azaltmayı önerir. Bu şu anlama gelir:
- Ülkeler, çevreye daha az zarar veren üretim yöntemlerine geçmeye teşvik edilir.
- GDO, pestisit kullanımı, aşırı gübreleme gibi doğaya zararlı uygulamalara karşı politikalar geliştirilmesi önerilir.
- Hayvancılıkta metan salımı gibi sorunlar varsa, teşvik ve projelerle daha çevreci modeller benimsenebilir.
Ama tüm bu süreçte hiçbir ülke, başka bir ülkeye “şu hayvanı yetiştirme, şu bitkiyi ekme” diyemez.
Sonuç:
Paris İklim Anlaşması, küresel iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir dönüm noktasıdır. Türkiye, bu anlaşmaya katılarak, hem çevresel sürdürülebilirlik adına sorumluluk üstlenmiş hem de uluslararası düzeyde çevre dostu politikalar benimsemek için önemli adımlar atmıştır. Bu anlaşma, uzun vadede Türkiye’yi hem çevre hem de ekonomik açıdan güçlendirebilir, ancak başlangıçta bazı zorluklar ve maliyetler de söz konusu olabilir. Bu arada küresel iklim değişikliğini önlemek icin sadece anlaşmalara gerek kalmadan da bir şeyler yapmanın mümkün olduğunu biliyorsun degil mi? Örneğin ‘Ekoturizm’ yöntemini yaşam tarzı haline getirebilirsin. Detaylar icin Sürdürülebilir Seyahat yazımı okumalısın…